12 Aralık 2010 Pazar

Sol... Sağ... Sol... Sağ...

Sol, sol-cu, sol-görüş, sol-akım, sol-culuk... “Sol”la ilgili ne kadar çok üretilmiş kelime var... Anlamı ne? Asıl felsefesi ne? Kaç kişi gerçekten biliyor, o bir muamma ama, kimine göre ideal, kimine göre hainlik... Benim bahsedeceğim sol ise biraz başka... 6 yaşımda karşıma çıkan bu sözcük ile bayağı bir sorunum oldu ne de olsa!
Belli bir yaştan sonra, bebeklik bitince, her çocuğa bir kalem ve bir kağıt, veya boyama kalemleri ile kitabı verilir; belki de kendini farklı bir şekilde ifade etmede ilk adımlardır bunlar... Ben de hatırlayamadığım bir yaştan itibaren renkli boyalar ve çizgilerle, her çocuk gibi geçtim bu süreçten... Kötü bir şey hatırlamadığıma göre, herhalde güzel bir dönemdi benim için de...
Ama ilk okul yıllarına gelince, ciddi bir problemim oldu, sınıfımdaki diğer çocuklarla aynı sırada “a,b,c” ile tanışırken. Ben bir “sol-ak”tım ve yanımda oturan sıra arkadaşımla, ilk kelimelerimizi yazarken, kollarımız birbirine çarpıyordu!.. Ve, o dönemdeki ‘bilinçsiz’ öğretmenler sayesinde, sağ elimle yazmaya zorlandım, sırf sınıf düzeni bozulmasın diye!.. ve çok zordu, 4 yıl sol elimle kalem tuttuktan, boyama yaptıktan sonra, sağ elimle birşeyler yazmaya çalışmak ve kalem tutmak! Bu yüzden ‘imla’ derslerinde hiç yıldızım olmadı ve yazılarım hep okunaksızdı... Bazen, öğretmen görmeden, sol elime kalemi alıp yetişmeye çalışırdım arkadaşlarıma, ama hep kalem sağ elime verildi, önce okulda sonra evde, odamda...
Böylece, 1.sınıfın sonunda, sonradan “sağ-lak” olmuştum; sınıf düzeninde artık bir problem değildim, ne mutlu zorlayanlara! Aslında büyüdükçe bu yapılanın hiç de doğru olmadığını öğrendim. Sağ beyin, sol beyin, sağ el, sol el derken, bazı çocuklarda ciddi psikolojik problemler bile olabiliyormuş mesela...
Geçen gün, 7 yaşımdan itibaren aktif olan sağ elimde bir yanık olunca, sol elim uzun süreden sonra devreye girdi, kısa bir süre için olsa da... Birçok işte iyiydi aslında, ama yazmayı deneyince, “kalem yeteneklerimin” ilk okul birinci sınıfta bıraktığım yerde kaldığını gördüm, o acılı ayrılığın ardından...
Kim bilir solak olarak devam etseydim hayata, hangi doğuştan yeteneklerim su yüzüne çıkardı zorlanmadan? Yine aynı kararları mı alırdım sağ beynimle acaba?..
Belki küçücük yaşımdan, belki de yalnız savaşımdan, solak olma hakkımın elimden alınmasına çok karşı duramamıştım ama, daha sonraki yıllarda ve özellikle iş hayatımda; ‘kendi için savaşanlardan’ oldum, bu; bazılarının düzeni için bir sorun olsa da!..
Solak olamadım... pek hiç solcu oldum mu acaba?..
***
Bazı Ünlü Solaklar :  Leonardo Da Vinci, Michelangelo, Rafael, Büyük İskender, Cesar, Albert Schweitzer, Beethoven, Albrecht Durer, Picasso, Marlyn Monroe, Mozart, Greta Garbo, Charlie Chaplin, Mark Twain, Colin Powell, Fidel Castro, Steve Forbes, Jimmy Carter, Kraliçe Victoria, Michael Landon, Prens Charles, Ronald Reagan, Bob Dylan, Danny Kaye, Peter Fonda, Demi Moore, Ringo Starr, Tom Cruise, Bruce Willis, Whoopi Goldberg, Mark Spitz, Bill Clinton, Jim Hendrix, John McEnroe, Paul McCartney, Oprah Winfrey, Goldie Hawn, Matt Dillon, Phil Collins, Dennis Quaid, Einstein, Ben Stiller, Nicole Kidman, Arif Sağ, Sergen Yalçın, Cengiz Çandar ve Gülse Birsel.
03.11.2010    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder