Hayatımızda uzun – orta ve kısa vadeli olmak üzere bir çok kişiyle, çeşitli diyaloglar kurarız; bazısı profesyonel, bazısı kişisel veya toplumsal, kültürel veya duygusaldır... Bu durum, dünyanın her yerinde ve her an süregelmektedir. Kimi diyalog “misyonunu” tamamlar ve son bulur, kimi başka bir forma dönüşür... Belki bir dost edinirsiniz sonunda, belki de bir düşman... Zaman böyle geçer gider...
Diyalog kurmak, daha doğrusu kurabilmek her tür ilişkide ‘devamlılık’ temelidir, ve iyi diyaloğun ilk şartı “doğruluktur”! Her ne kadar ‘Söz uçar gider, yazı kalır’ dense de, ağızımızdan çıkan her kelime, yaptığımız her mimik, sergilediğimiz her tutum, yazdığımız her yazı, bağlayıcıdır devamlılıkta...
Çok çok uzun zaman öncesinde değil, 5 yıl gibi bir süreçte, yaygın bir diyalog şekli daha girdi hayatlarımıza, aynı zamanda da büyük bir ‘kontrol’ mekanizması! Her sözün, her yazının, her tutumun, hatta ve hatta her duygunun konfirmesini veren “Sosyal Paylaşım Siteleri”!!!
Önce ‘msn’le başlayan, ‘bloglar’la devam eden ve ‘twitter’ – ‘facebook’la zirve yapan, yeni diyalog merkezlerimiz... Resimlerinizden, yazdığınız statü güncellemelerine, okuduğunuz kitaptan, o günkü ruh durumunuza... her bilginin var, ve ulaşılabilir olduğu kaynaklar!!! ‘İlişkiniz mi bitti “ilişki” güncellemenizden 300 – 500 kişilik, hatta bazı profillerde 1000 kişilik bir grup anında öğreniyor son gelişmenizi!.. İş değiştirdiniz... hooop bilgi tüm listeye ulaştı... bir yerde mi eğlendiniz; hemen eğlence yerinin albümünde isimlendirildiniz ‘Vay vay vay!!! Bak kimlerle eğlenmiş?!?!’...’
Böyle hızlı bir sistemde, hepimiz sadece 'birer bilgi' olarak dolaşıp, güncelleniyoruz haliyle... Ama benim “garip”, aynı zamanda da “manasız” bulduğum bazı durumlar da olmuyor değil hani!.. Mesela bir program yapıldı, birisi ufak bir yalan söyleyip, başka bir organizasyona katıldı... O, istediği kadar saklamaya çalışsın; ortak başka bir arkadaşın profilinde; “A, B, C’ye çok teşekkürler, süper eğlendik!” diye bir güncelleme :p... veya tüm arkadaşların davetli olmadığı bir yemek; D bir şey söylemiyor, E’nin profilinde resimler! Hesapta “organize işler” ama Allah aşkına bu dönemde ‘sır’ kalır mı sanal alemde!!!
Dolayısıyla da diyaloglar etkileniyor bu mekanizmadan; bilgi gizlenen veya yalan söylenen taraflar, adım adım gerçekleri kovalarken, sessiz kalıp izliyor karşı tarafı. Diğer taraf ise bazen ne olduğundan habersiz, bazen de hissedilen bir rahatsızlıkla; ya bilmiyora, anlamamazlığa getiriyor, ya da yeni bir ‘hikaye’ yazıyor, kurtarmak için durumu...
‘Doğruluk’ kalkıyor ortadan; takipler ve manevralar izliyor birbirini, ve sonuç olarak da ‘diyaloglar’ kelime anlamı dışında kalıyor; güven sarsılıyor, kimse eskisi gibi olmuyor... Yunus Emre’nin de dediği gibi; “Cümleler doğrudur, sen doğru isen. Doğruluk bulunmaz, sen eğri isen”.
16.12.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder