14 Aralık 2010 Salı

Aşk mı???

Kaç tane aşk şarkısı biliyorsunuz? Kaç kez biri için aşık olduğunuzu itiraf ettiniz kendinize, daha da zoru ‘ona’?.. Aşk zor mudur? Kolay mıdır?... Bir çok aşk yazısı yazılabilir, konuşulabilir... hatta aşk şarkıları ile içilir, kederlenilir... Peki bu kadar karmaşık mı aşk? Bu kadar güçlü mü?..
Tecrübeyle de sabittir ki; aslıda aşk, ani oluşan bir duygudur, sebebi yoktur, hemen tanırsınız; artık hangi salgı bezleri beyinde harekete geçiyorsa... Çok düşünmeden anlarsınız, isimlendirirsiniz oluşan bu durumu... Ancak geldiği kadar da hızlı gidebilir, yok olabilir bu etkiler... Bunu sadece ben değil, bilim adamları da söylüyor: “Aşk en çok üç yıl salgılanması devam edebilen, beyindeki bir bezin fonksiyonudur” diye!...
Süreci o kadar önemsediğimden değil de, benim takıldığım asıl konu, bu arada yaşananlar... Yani, aşk bio-kimyasal sürecini doldurduğunda, sevgiye dönüşüp, kalbimizde yerini alabiliyor mu?... Ki çok da fazla rastanan bir durum değil bu.
Normal süreçte; bir elektrik, bir alev, bir tutuşma ile başlayan aşk, ihtiras ile devam ederken, sevgiye dönüşümünü gerçekleştiremezse, '20’li yaşlarda kavgalar, telefona cevap vermemeler ve arkasından konuşmalarla', '30’lu yaşlarda ise tartışmalar, karşı tarafın hoşlanmadığı kişilerle görüşmeler ve biz devam edemedik ama rastlaşırsak ayak üstü konuşuruz' şeklinde son bulan bir durumdur...
Tabii ‘şanslı’ vakalarda, bio-kimyasal etki devam ederken “sabır”, “anlayış”, “çaba”, “güven”, “mantık” ve yaşanan her olayda takınılan “tutum”, seyrini değiştirir bu sürecin... İlk başlarda sadece aşıksınızdır, sevip sevmediğinizi belki de tam anlayamazsınız... Çünkü sevgi, ‘neden-sonuç’larla oluşur. O insanın sadece varlığı değil, her sözü ve her hareketi, yanınızdaki duruşu, sadece ne söylediği değil, bir şeyi söylerken ne hissettiği ve nasıl hissettirdiği açar kalbi sevgiye!
                Aşk bir büyük dalgaysa, deniz, sevgidir!
                Aşk nadide bir çiçekse, toprak, sevgidir!
                Aşk kuvvetli bir yağmursa, gök, sevgidir!..

Buraya kadar hemfikirsek, şimdi “affili” soru geliyooorrr!!! Aşk geçici bir durumsa, ve asıl aradığımız sevgiyse, aşıkken geçirdiğimiz zaman bir ‘kayıp’mı? Aşk peşinde koşarken görmezden geldiğimiz sevgiler, kaçırdığımız değerler oluyor mu?
Bir düşünün... Kaç aşk bıraktınız arkanızda, ve nasıl hissettiniz zamanla... Güçlü hisler köreldi, anılar kaldı hatıralarda... Ama kayıp bir sevgiyse hayatta, hep hissedilmedi mi yokluğu ve acısı her anıldığında?..
14.12.2010  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder