Evet! Seminere gittim. Evet! Beş saat dinledim. Evet! Dileklerimin hepsini programladım, ve Evet! İnanıyorum!!!
10.10.10 tarihinde Accapulco Hotel’de gerçekleşen ‘Kuantum Düşünce Teknikleri’ seminerine katıldım. Uzun bir seminerdi, gerçek hayat hikayeleri anlatıldı, nasıl geçmişimizi affedeceğimiz ve nasıl geleceğimizi; yani bugünümüzü proglamladığımızdan bahsedildi... Ben de, beni etkiyen çeşitli anları sizinle paylaşmak istedim...
Çoğunlukla bayanların katıldığı 200 kişilik bir toplantı gerçekleşti. Neden bayanlar derseniz... sanırım bayanlar hayattaki olumsuzlukları, düzensizlikleri daha kolay görebiliyorlar ve değiştirmek istiyorlar; bilinçaltında zaten düzeltmeye programlanmışlar: Evi topla, kızın saçlarını tara, onu yıka, bunu sil gibi...
Geçmişimizi affetmemiz gerekiyor, olumlu bakabilmek ve olumlama (*) yapabilmek için, özel olduğumuzu kabul etmemiz, hayatı sevgiyle kucaklamamız ve bunları inanarak yapmamız gerekiyor. Seminerde bizler toplu halde yaptık gerekenleri, inanarak ve tek bir ağızdan... Sonra çok daha gerilere gittik. Çocuklukta yaşanan çeşitli travmalar veya olumsuzluklar, belki şu anda hafızamızda olmasa da, bilinçaltımızda bizi ve egomuzu yönlendiriyormuş... Bu yüzden önce nereye gittiğimizi bilmeden, ruhen ağaçların arasında yürüdük, ayrı ayrı, yalnız başımıza, ve bir bahçeye girdik, daha sonra onun kendi çocukluğumuz olduğunu öğrendiğimiz, “O” çocukla yeniden görüşmek için... Çok duygusal anlar yaşandı; kimi çok rahat geçti yürünmesi gereken yoldan ve çocukluğunu kucakladı, çok yeşil ve huzurlu bir bahçede... kimi ise zorlandı, ayağına taşlar battı yürürken, ve ağlayan, üzgün bir çocuk buldu karşısında... İstekli olan katılımcılar, paylaştı bu anı bizlerle, bazen gözyaşlarıyla... ve herkes sarıldı en saf, en korunmasız haline, güven, koruma ve mutluluk verdi O’na; yani kendine...
Geçmişimizi nasıl affedeceğimizi öğrendikten sonra, sıra kuantum tekniğinin nasıl uygulandığına geldi, ve 200 kişi hem kendi dilekleri, hem de seminerde bulunan herkes için mesaj gönderdi “Evren”e, yani değiştirdi yönünü hayatın negatiften, pozitife... Bu arada ilk yazımda, çok şeyi aynı anda hayatıma çekmeye çalıştığımdan ‘acaba olmuyorlar mı?’ diye bir kuşkum vardı, ve sayısal bir farklılığın sonucu nasıl etkilediğini merak ettiğimden bahsetmiştim. Kesinlikle öyle bir durum sözkonusu değil! İste sadece, çok iste veya az iste, inandıktan sonra sayıların hiçbir önemi yok. İste! Olsun!
Pozitif olmak, olumlu bakmak, inanmak, hepsini yaptınız diyelim, peki yeterli mi? Bir yere kadar. ‘Şimdi bu nereden çıktı?’ diyeceksiniz, hani her şey inanmak ve istemekte bitiyordu? Evet bitiyor, ama etrafımızda, bizim dışımızda olan negatif olaylardan da etkilenmemiz söz konusu; bilinçli ya da bilinçsiz... İzlediğimiz kötü haberler; vurgunlar, soygunlar, çeşitli istismarlar... bunların hepsi de bizim enerjimizi istemediğimiz yöne çevirebiliyor... O yüzden kendinize has bir yöntem geliştirip, bu etki seviyesini düşürmeniz gerekiyor. Yani işin sırrı; hem kendinizin hem de çevrenizdeki etkenlerin aynı yöne doğru hareket etmesinde... Seviyorum, seviyorsun, seviyoruz... İnanıyorum, inanıyorsun, inanıyoruz... Affediyorum, affediyorsun, affediyoruz gibi...
“...Geçmişte yaşadığım tüm çile, olumsuzluk, çaresizliklerimi, acılarımı, sıkıntılarımı, yokluklarımı, her şeyimi sevgiyle kabulleniyorum ve sevgiyle affediyorum. Hayatımı zor yoldan değil, en yüce hayrıma, helal ve kolay yoldan yaşamayı seçiyorum...”
(*) kuantum tekniği
11.10.2010
Guzel bir yazi begendim
YanıtlaSil