Çocukluğumdan beri “yükseklik derinliğinden” korkmuştum, yanlış anlaşılmasın yükseklik değildi korkum; onun derinliğiydi... Yani uçakta uçmaktan, cam asansörde 20-30 kat çıkmakan kormuyordum, ama dik merdivenden inmek veya derin suda dalmak beni tedirgin ediyordu... Hatta bazı trajik-komik olaylar da yaşamıştım...
İki yıl öncesinde iş için Türkiye-Kocaeli’ne gitmiştim. Arabayla yüksek bir mevkide olan konferans salonunda sunumumuzu tamamladıktan sonra, muazzam bir Körfez manzarası olan krem mermer merdivenlerden aşağıya inmemiz gerekiyordu. En az 150 basamak inmem gerektiği yetmezmiş gibi, merdivenlerin bir tarafı da tellerle örülmüş bir uçurumdu, yani zor zamanlarda sıkı sıkıya tutunduğum bir korkuluk da yoktu...
Derin bir nefes aldım ve kendi kendimi telkin ederek, birlikte olduğum grupla aşağıya inmeye başladım; “sakin ol!... sakin ol!... nefes al!... gruptan ayrılma!... aşağıya bakma!.. 10 tanesi bitti bile... 11 tanesi geçti bile... nefes vermeyi de unutma!...” diye diye içimden son 15 merdivene kadar geldim. Bu esnada şık şıkırdım giyindiğimden, her adımda yüksek topuklu ayakkabım içinde bileğimin burkulması ve kösele altlı tabanın cilalanmış mermerlerde bana ne gibi sürpriz hazılayabileceğini aklıma getirmek bile istemiyordum. Öyle bir psikoloji içindeyim ki soğuk soğuk terliyordum ve yüzümün kireç gibi olduğunu da biliyordum...
Ben son 15 merdivene geldiğimde, birlikte olduğum grup artık inişi tamamlamış, muhabbet ederek beni bekliyorlardı... “Yürü hadi!” diyordum içimden, “çok az kaldı!” ama mümkün değildi, beynim artık herhangi bir hareket için vücudumu uyaramıyordu... ve daha da korkmaya başlıyordum sanki kalan 15 değil, 150’ydi!...ve yalnızdım, bir adım atsam düşeceğimi zanediyorum; “hayır!... hayır!... hayır!... hareket edemem!”, öylece duruyordum ve artık siyah pantolonumun altında dizlerimin titrememek için zor durduğunu biliyordum... biraz sonra başım da dönmeye başlayabilirdi....
“Hidayet hanım, ne oldu?”... “Ta...ta... tansiyon!... tansiyonum düştü galiba!”.
Hemen koşuyordu bekleyenler... kimi koluma giriyor, kimi çantamı alıyordu elimden... Gittiğimiz kurumun en üst yöneticilerine ‘merdiven inmekten korkuyorum’ diyecek halim yoktu. Gelen yardımla hemen zorlu görev tamamlanıyordu... Daha sonra yok “size ayran getirtelim”,yok “hemen soda için iyi gelir” gibi benim gerçek problemimle uyuşmayan birçok öneri...
Tabii bu ne ilkti, ne de son... benzeri birçok olay yaşamıştım, sırt kaslarımda meydana gelen bir spazm sonucu havuzda sürekli yüzmem gerektiği söylenene kadar. İlk başta doktoru çok dinlememiştim yüzme hakkında, ama spazmlar tekrarlayınca 1.5 yıldır hayatımın bir parçası olan bu spor sadece sırt problemlerimi değil, yükseklik derinliği ile yaşadığım sıkıntıları da azaltmıştı ben pek farkında olmadan...
Benzeri şeyleri önce havuzda da yaşamaya başlamıştım. Olimpik havuzlarda ilk 25 metrelik uzunluk 2.5 metre derinliğinde, diğer 25 metre ise 10 metre derinliğe yakındır sanırım... ve derine bakarak yüzerken ilk başlarda ikinci 25 metreye geldiğimde nefesimin yetmediğini veya kollarımın yorulduğunu hissediyordum, geri yüzeken bu olumsuz tablo kaybolsa da... Yavaş yavaş bu tedirginlik silinmeye başladı, ben dalmaya da başlayınca... ve hiç farkında olmadan yükseklik derinliği korkum da yok oldu, cilalı mermer merdivenler favorim olmasa da...
03.09.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder