12 Aralık 2010 Pazar

Bilinmeyen Numara...

Alışıldık yaz gecelerinden daha serin bir gece, bu yüzden daha rahat muhabbet de. Uzun zamandır görüşmediğim arkadaşım Fuly ile mojitolarımızı yudumluyoruz kafede... herşeyden bahsediyoruz; politika, iş, aşk,moda... hatta on yıldır görmediğim bir arkadaşımı görüyorum, şu anda yaşayan yurt dışında...
En son okuduğumuz kitaplardan bahsediyoruz, gece 12:00’ye kadar açık olan kitap fuarına da uğrayalım diyoruz kalkınca... ve cep telefonum çalıyor sohbetin tam ortasında...
 “Bu numara da kim??” diyorum ve genelde bilmediğim numaralara cevap vermediğim halde “alo” diyorum bu aramaya...
-          Hidayet hanım, merhaba, iyi akşamlar.
-          Merhaba??
-          Kusura bakmayın sizi bu saatte rahatsız ettim, ben B.... (ismi bende kalsın).
-          B.... bey?? çıkaramadım kusura bakmayın...
-          B...., hani KTHY’de çalışıyordum... Hatırladınız mı?
-          Ahhhh merhaba, nasılsınız (“Allah Allah... ?!?!”)?
-          Sağ olun, sağ olun....
-          Eeeeeee eşiniz? Çocuklar? Onlar nasıl?
-           Sağ olun... şeeeeeey ben sizi bu saatte rahatsız ettim ama........ malum biliyorsunuz Şirket battı, ............eeeeeeee bizim çocuklar okuyor, hanım çalışmıyor....... acaba bana bir yardımınız dokunur mu diye aramıştım...
-          Hmmmm (benim kendime hayrım yok ama adam nereden bilsin!)...
-          Geçen gün sizin iş yerine gittim ama beni içeriye almadılar... Belki bana göre....... bir..... iş vardır... yardımınzı isteyecektim...
-          Peki size benim oradan ayrıldığımı söylemediler mi?                                                                    
-          Yok... söylemediler... şeyyyy şu anda nerede çalışıyorsunuz?
-          Çalışmıyorum...
-          Haaaa... evdesiniz yani... peki.........şey.... sizin beye söyleseniz... onun çevresi vardır... belki bana uygun bişeyler bulabilir... şoförlük? bekçilik?
-          Hmmmm (“şimdi konuyu fazla uzatmanın bir anlamı yok”)... ben bişey duyarsam size haber veririm B.... bey.
-          Çok teşekkür ederim... kusura bakmayın sizi rahatsız ettim...
-          İyi akşamlar.
-          İyi akşamlar, selamlar...
Telefon görüşmesi öncesinde devam eden o neşeli sohbetin ışığı sönüyor sanki... “Bak” diyorum, “insanlar ne durumlara düşüyor? ...” ve bir yudum daha alıyorum içkimden... bir kaç dakika sessizlik veeeee hayat devam ediyor işte “benim beyden de yardım istedi!”... “senin bey mi?! hihihihihih”...
Gece planlandığı gibi devam etti, biz çakır keyif olduk, o saatte kitap fuarına gittik, arkadaşım o halde Orhan Pamuk’un “Cevdet Bey ve Oğulları” hakkında konuştu fuar sahibi Nahide ile, ben artık boş boş bakıyordum o saatlerde...
Kaç bilinmeyen arama yapmıştı acaba o gece?
Kaç kez tanıttı kendini, sorgulayan seslere?
Kaç kez baktı evde umutla bakan gözlere?
Kaç kez uyumayı denedi, aklında bekleyen taksitlerle?    

02.09.2010                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder