2 Aralık 2013 Pazartesi

Tahmin/siz



Yaşanan bazı olaylar ve beni yazmaya iten durumlar... Böyle başlamıştım güne; sabah duşumu almış, kahvemi yapmış, güneş vuran kanepede bağdaş kurmuş, yazıyordum bu haftaki yazımı... “Beyin fukaraysa, dil ukala olur” düşüncesinde satırları yazmakta ve bundan keyif almaktaydım...

Sonra muhabbetinden zevk aldığım bir arkadaşım aradı; şehir dışı bir sosyal sorumluluk organizasyonuna katılalım diye... Yalnız gitmek de istemiyordum aslında, mutlu oldum, iyi bir yol arkadaşı bulduğuma... 

Kahvemi bitirdim, aynaya baktım. Haftasonları makyajsız ve salaş olmak hoşuma gidiyordu, saçlarımı tepeme topladım, spor ayakkabılarımı giydim, evin camlarını kapattım ve arkadaşımı beklemeye başladım... Gün güzel devam ediyordu; uzun bir doğa yürüyüşü yapacak ve güzel vakit geçirecektim... Ta ki evin telefonu çalana kadar...
....!!!
....!!!

Aldığım haber, hiç beklediğim, tahmin edebileceğim birşey değildi! Kalbim sıkıştı, sıcak bastı birden... Koltuğa oturdum, sakinleşmem gerekiyordu... Konu bir sağlık meselesiydi, ve benim çok hassas olduğum biriyle ilgiliydi. Panikledim. Huzursuzluğumu hisseden kızım (köpeciğim) geldi ve karşıma oturdu, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu... Kendime sakin olmam gerektiği yönünde telkinde bulundum ve soğuk suyla elimi yüzümü yıkadım... 

Konu özel olduğu için buradan anlatmıyorum ama bir saat kadar sonra edişelerim sonlandı!.. Gözümle ilgili kişinin iyi olduğunu, ve geçici bir durum olduğunu görünce; rahatladım... Rahatladım derken ömrümden ömür gitti aslında!  Ama şu anda bu satırları yazabildiğimden anlamışsınızdır iyi olduğumu, iyi olduğunu...

Sabah yazdığım satırlar; o satırlardaki kinaye, artık beni yansıtmıyordu... Çok daha önemli birşeyler yaşamıştım çünkü... An’nın önemini, değer verdiklerimin anlamını... büyük resmi tekrar görmüştüm o bir saatte... Zaman zaman hepimizin gördüğü, ama sonra unuttuğumuz veya beynimizin unutarak yaşamayı sürdürebileceği o resmi... ve resimdeki tahmin edilemeyenleri...

Yarım saat önce yaptığımız planın bile gerçekleşmeme olasılığı vardı, ve bu oran öyle az da değildi... O yüzden çok da “gereksiz” laflara bakmamak gerekirdi. Karşımızdakinin beyni fukara ise bu onun derdiydi, benim onun ukalalıklarına takmamam gerekirdi... 

Hayat tahmin edilemezdi ve edilemeyecekti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder