30 Aralık 2013 Pazartesi

Erkeğe verilen söz...



Facebook’ta ne var ne yok, bakıyorum... Yeni fotoğraflar, güncellemeler, gönderiler ve göndermeler... Gerçekten de sosyal medya çok hızlı, sürekli yeni birşeyler düşüyor önüme... Bir arakadaşımın paylaşımını okuyorum, Aziz Nesin’den “Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha büyük hale getirir...” diyor ve şöyle devam ediyor; “... Ona bir ev verirsiniz, size bir yuva verir. Ona sebze verirsiniz, size yemek verir. Ona bir gülücük verirsiniz, size kalbini verir. Kendisine verileni, çarpıp çoğaltarak geri verir... Bu yüzden ona çamur atarsanız, karşılığında bir bataklıkta boğulmaya hazır olun!”

!!!... Aziz Nesin hiç gücenmesin ama; bence bu satırlarda çizilen kadın resmine ya biz yetişmedik, ya da O, kadınları tanımamış diye düşünüyorum, ve aslında söylediklerinin son kısmından çok, ilk kısımlarına; “hesapta” olumlu söylemlerine hiç katılmıyorum...

Zaten, genelleme yapılan “ilişkiler” konusunu doğru bulmuyorken, tavırları seksist olarak sınıflandırmayı, hele hele günümüzde bir çok ilişkinin “yuvayı dişi kuş yapar” modelinden çıktığını düşünürsek; anlatımı “geçersiz” olarak nitelendirebilirim diye düşünüyorum...

Ama üzerinde bu kadar konuşmuşken; yuva, yemek ve kalp geri ödemelerini liste dışı bırakıp, benim bir erkeğe verebileceğim olumlu ve olumsuz yani bataklık sözlerimi de toparlamak istiyorum.

Evet; Aziz Nesin’nin ön şartlarını değiştirmeden; olumlu durumlar sözlerim: Bir erkeği sevebilirim, her ne kadar bir gülücüğe kalbimi vermesem de, karşımdakini baymadan, sürekli sevgi ıspatları/sınavları koşul olarak koymadan sevebilirim, aynı duyguyu hissediyorsam tabii...

Dırdır etmeden, karşımdaki kişinin kararlarına öncelikle saygı duyarak, o ilişkiyi devam ettirebilirim: Zaten onun annesi, ablası, mentoru olmak gibi bir arzum yok! Eh... birlikte olduğum kişinin de, en azından normal bir zeka ile, kendi kararlarını verebilecek olgunlukta olduğunu, herşeyin başından kabul ettiğimize göre; “kafa ütülemeyeceğime” rahatlıkla söz verebilirim. Zaten söylenerek kim? ne diye değişsin ki?... Karşılıklı olarak, bu “paket”i, tüm yanlarıyla iki tarafta kabul ediyor olmalı!.. Bir konuda öneri yaparsın, kendi doğrunu söylersin o kadar! Uzatmanın bir manası yok.

Yapışık ikiz gibi, herşeyi birlikte yapmayacağımızın altına imza bile atabilirim! Her nefesi birlikte alınca; konuşacak, paylaşacak, gülecek, destek olacak... Ne kalıyor ki? Çok tehlikeli!


Benim için özel ve önemli şeyler; bu dile getirdiğim bir durum da olabilir, sadece doğum günü/özel gün olarak algılanmasın, hatırlandığı sürece; pahalı hediyelerin çok da bir anlamı olmadığını söyleyebilirim. İşte buradaki durum; Nesin’nin kalpten gülücüğüne bir gönderme olabilir.

Ama...
Genel olarak; gerek yalan söyleme ile, gerek 3. bir şahısla Bermuda Şeytan Üçgeni’nin oluşturma ile, ve en önemlisi ilişkinin özde değil sözde gidişatı ile karşı karşıya kalırsam; ki işte benim için bu “çamur” olarak kabul edilebilir; o zaman daha farklı bir söz veririm!.. Ancak, yine de bu Aziz Nesin’nin bataklığına benzemez!

Bana değer vermeyen biri ile durup muhatap olmam, hatta o andan itibaren tanımam. Eğer bir bataklık varsa; elimi uzatmam, oradan çekip çıkartmam... Verebileceğim söz; arkama bakmadan yürümek olur... Bataklıktaki de sisli bir akşamda kaybolur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder