Facebook’ta ne var ne yok, bakıyorum... Yeni fotoğraflar,
güncellemeler, gönderiler ve göndermeler... Gerçekten de sosyal medya çok
hızlı, sürekli yeni birşeyler düşüyor önüme... Bir arakadaşımın paylaşımını
okuyorum, Aziz Nesin’den “Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha büyük hale
getirir...” diyor ve şöyle devam ediyor; “... Ona bir ev verirsiniz, size bir
yuva verir. Ona sebze verirsiniz, size yemek verir. Ona bir gülücük verirsiniz,
size kalbini verir. Kendisine verileni, çarpıp çoğaltarak geri verir... Bu
yüzden ona çamur atarsanız, karşılığında bir bataklıkta boğulmaya hazır olun!”
!!!... Aziz Nesin hiç gücenmesin ama; bence bu satırlarda
çizilen kadın resmine ya biz yetişmedik, ya da O, kadınları tanımamış diye
düşünüyorum, ve aslında söylediklerinin son kısmından çok, ilk kısımlarına; “hesapta”
olumlu söylemlerine hiç katılmıyorum...
Zaten, genelleme yapılan “ilişkiler” konusunu doğru
bulmuyorken, tavırları seksist olarak sınıflandırmayı, hele hele günümüzde bir
çok ilişkinin “yuvayı dişi kuş yapar” modelinden çıktığını düşünürsek; anlatımı
“geçersiz” olarak nitelendirebilirim diye düşünüyorum...
Ama üzerinde bu kadar konuşmuşken; yuva, yemek ve kalp geri
ödemelerini liste dışı bırakıp, benim bir erkeğe verebileceğim olumlu ve olumsuz
yani bataklık sözlerimi de toparlamak istiyorum.
Evet; Aziz Nesin’nin ön şartlarını değiştirmeden; olumlu
durumlar sözlerim: Bir erkeği sevebilirim, her ne kadar bir gülücüğe kalbimi
vermesem de, karşımdakini baymadan, sürekli sevgi ıspatları/sınavları koşul
olarak koymadan sevebilirim, aynı duyguyu hissediyorsam tabii...
Dırdır etmeden, karşımdaki kişinin kararlarına öncelikle
saygı duyarak, o ilişkiyi devam ettirebilirim: Zaten onun annesi, ablası, mentoru
olmak gibi bir arzum yok! Eh... birlikte olduğum kişinin de, en azından normal
bir zeka ile, kendi kararlarını verebilecek olgunlukta olduğunu, herşeyin
başından kabul ettiğimize göre; “kafa ütülemeyeceğime” rahatlıkla söz
verebilirim. Zaten söylenerek kim? ne diye değişsin ki?... Karşılıklı olarak,
bu “paket”i, tüm yanlarıyla iki tarafta kabul ediyor olmalı!.. Bir konuda öneri
yaparsın, kendi doğrunu söylersin o kadar! Uzatmanın bir manası yok.
Benim için özel ve önemli şeyler; bu dile getirdiğim bir
durum da olabilir, sadece doğum günü/özel gün olarak algılanmasın, hatırlandığı
sürece; pahalı hediyelerin çok da bir anlamı olmadığını söyleyebilirim. İşte
buradaki durum; Nesin’nin kalpten gülücüğüne bir gönderme olabilir.
Ama...
Genel olarak; gerek yalan söyleme ile, gerek 3. bir şahısla
Bermuda Şeytan Üçgeni’nin oluşturma ile, ve en önemlisi ilişkinin özde değil
sözde gidişatı ile karşı karşıya kalırsam; ki işte benim için bu “çamur” olarak
kabul edilebilir; o zaman daha farklı bir söz veririm!.. Ancak, yine de bu Aziz
Nesin’nin bataklığına benzemez!
Bana değer vermeyen biri ile durup muhatap olmam, hatta o
andan itibaren tanımam. Eğer bir bataklık varsa; elimi uzatmam, oradan çekip
çıkartmam... Verebileceğim söz; arkama bakmadan yürümek olur... Bataklıktaki de
sisli bir akşamda kaybolur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder