11 Mart 2014 Salı

heybemdeki gizler



Kısa kısa notlarım var benim; duygularım, düşüncelerim.. üstünde çalıştığım. Küçük küçük kağıtlara karalayıp sakladığım, ya da telefon ve benzeri cihazlardaki programlarda yazdığım. Kimileri daha olgunlaşmamış; belki okuması, paylaşması ilginç olacak, ama zamanı dolmamış. Kimisinin duyguları yarım kalmış, tamamlanması için; yeni yaşanacakları bekleyen... Hepsi görünmez heybemdeki gizler, ışığa çıkmak için büyüyen...

Gizler; bana dair, sana dair, insana dair aslında; en güzelinden, en beyazından, en karasına; iz bırakan ve bizi biz yapan...

Heybemi yoklarken, paylaşılacak düşünceyi ararken; sanki özenle büyütülmek için ekilmiş tohumları sular ve filizlenmesini bekler gibi, bu sürecin ne kadar tatlı olduğunu hissediyorum.

Acele etmediğim, zamanın geçmesine izin verdiğim, ve bunu bir kayıptan çok kazanç olarak gördüğüm, bu rahatlığın keyfini çıkardığım anda, tüm yaşanmışlıklarımda aynı esnekliği gösteremediğimi farkediyorum.

Yaşamda koşuşturduğumu, hızlanması için koştuğumu, ve bundan zevk almadığımı itiraf ediyorum kendime...

Gittiğim ülkeleri düşünüyorum, belli bir tur programında sıkıştığımız; ‘orada’ en çok iki saat, ‘burada’ en çok bir saat geçirebildiğimiz, ve aslında gerçekten tadını alamadığımız tatilleri. Tekrar gitmeliyim diyorum o şehirlere, iki gün aceleyle paranomik olarak görmek için değil, belki bir hafta, belki on gün solumak, yaşamak için ruhunu. Mesela, sevdiğim bir sanat eseri veya bir yapıyı saatlerce izlemek için, fotoğrafını çekip gitmek için değil. Tarihi saklayan ara sokaklarda dolanmak için, sadece ünlü caddeleri rehberin arkasında koşmak için değil! Sabah kahvaltısını eşsiz bir manzarada öğlene kadar uzatmak için, başka bir şehre giderken otobüste uyumak için değil!..

Kahvemi daha yavaş içmeliyim, her yudumumun tadını alabilmek için, güneşte daha uzun oturmalıyım, kemiklerimin ısındığını hissedebilmem için, daha yüksek sesle gülmeliyim, ve daha uzun; neşeyi tüm ruhumda hissedebilmem için... Yaşamdaki herşeyin daha çok tadını almalıyım, almalıyız; gerçekten yaşadığımızı hissedebilmek için!

Ben bile bilmiyordum heybemdeki bu gizi, kendi olgunlaşmış gelmiş, paylaşmam için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder