Kısa kısa notlarım var benim; duygularım, düşüncelerim.. üstünde
çalıştığım. Küçük küçük kağıtlara karalayıp sakladığım, ya da telefon ve
benzeri cihazlardaki programlarda yazdığım. Kimileri daha olgunlaşmamış; belki
okuması, paylaşması ilginç olacak, ama zamanı dolmamış. Kimisinin duyguları
yarım kalmış, tamamlanması için; yeni yaşanacakları bekleyen... Hepsi görünmez
heybemdeki gizler, ışığa çıkmak için büyüyen...
Gizler; bana dair, sana dair, insana dair aslında; en
güzelinden, en beyazından, en karasına; iz bırakan ve bizi biz yapan...
Heybemi yoklarken, paylaşılacak düşünceyi ararken; sanki
özenle büyütülmek için ekilmiş tohumları sular ve filizlenmesini bekler gibi,
bu sürecin ne kadar tatlı olduğunu hissediyorum.
Acele etmediğim, zamanın geçmesine izin verdiğim, ve bunu bir
kayıptan çok kazanç olarak gördüğüm, bu rahatlığın keyfini çıkardığım anda, tüm
yaşanmışlıklarımda aynı esnekliği gösteremediğimi farkediyorum.
Yaşamda koşuşturduğumu, hızlanması için koştuğumu, ve bundan
zevk almadığımı itiraf ediyorum kendime...
Gittiğim ülkeleri düşünüyorum, belli bir tur programında
sıkıştığımız; ‘orada’ en çok iki saat, ‘burada’ en çok bir saat
geçirebildiğimiz, ve aslında gerçekten tadını alamadığımız tatilleri. Tekrar
gitmeliyim diyorum o şehirlere, iki gün aceleyle paranomik olarak görmek için
değil, belki bir hafta, belki on gün solumak, yaşamak için ruhunu. Mesela,
sevdiğim bir sanat eseri veya bir yapıyı saatlerce izlemek için, fotoğrafını
çekip gitmek için değil. Tarihi saklayan ara sokaklarda dolanmak için, sadece
ünlü caddeleri rehberin arkasında koşmak için değil! Sabah kahvaltısını eşsiz
bir manzarada öğlene kadar uzatmak için, başka bir şehre giderken otobüste
uyumak için değil!..
Kahvemi daha yavaş içmeliyim, her yudumumun tadını alabilmek
için, güneşte daha uzun oturmalıyım, kemiklerimin ısındığını hissedebilmem
için, daha yüksek sesle gülmeliyim, ve daha uzun; neşeyi tüm ruhumda
hissedebilmem için... Yaşamdaki herşeyin daha çok tadını almalıyım, almalıyız;
gerçekten yaşadığımızı hissedebilmek için!
Ben bile bilmiyordum heybemdeki bu gizi, kendi olgunlaşmış
gelmiş, paylaşmam için...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder