14 Ekim 2013 Pazartesi

İtiraf



Haberleri izliyorum akşam. Normalde yaptığım birşey değil aslında ama yorgunum, dışarıya çıkmak istemiyorum, sadece zapping yapıp dünyada ne var ne yok ona bakıyorum...

Tahmin edebileceğiniz gibi hoş birşeyler yok; Irak’ta canlı bomba saldırısı, Mısır’da karışıklıklar devam, Madonna’nın 19 yaşındayken tecavüze uğraması... ve yaklaşan Kurban Bayramı...

Yaklaşan Kurban Bayramı!!! Haberlerde yer alacak kan gölleri! Canlıların “din uğruna” katledilmesi...  Bazen gerçekten kendimi bu dünyaya ait hissedemiyorum. Sürekli olarak bir öldürmedir gidiyor ve aslında çoğumuz hiçbirşey yapmıyoruz!... Kendi küçük dünyalarımızda bile “uyum sağlamak” için o kadar düşüncemize ters şeyler yaparken, büyük tepkiler nasıl olsun! Sadece sözde; sanal medya güncellemelerinde...

Bunları düşünürken kendi dünyamda, “bana ters” yaptıklarımı düşünüyorum; acı/tatlı bir gülümseme ile itiraf ediyorum kendime, ve şimdi de size:

Çoğu zaman insanların yalanlarını ve açıklarını hemen yakalıyorum, ama yakalamamış gibi davranıyorum. Böyle durumlar aslında beni sinir ediyor, ve bu insanlara hiç beklemedikleri bir zamanda, anlam veremedikleri bir tepki gösteriyorum. Sebebi bu işte!

Sabahları insanların uyukulu olmasını anlamakla birlikte, “suratsız günaydın”larına sinir oluyorum. Ben de uyanamamış olsam da, gülümseyebildiğime göre, karşımdakilerin “usuleten asık” günaydınları karşısında içimden hiç hoş olmayan şeyler söylüyorum. “Sabahımı berbat edeceksen gözüme görünme kardeşim!”.

İyi bir dinleyciyim, ama arada bir de “sen nasılsın?” demeyenleri, gerçekten dinlemiyorum. Bu yüzden genellikle onları onaylar bir ruh haline girip, “evet haklısın” diyorum. Aslında gerçekten dinlesem belki de “saçmalama” diyeceğim ama, benim halimi sormayana ben niye hal sorayım gibi “bencilce” bir ruh haline bürünebiliyorum.

Böbürlenen ve gereksiz bir övünme içine giren insanların aslında ciddi açıkları olduğunu düşünüyorum, ve işte itiraf geliyor; arkalarından da “kompleksli” oldukları şeklinde konuşuyorum. Kendini bilen bu kadar çabalamaz çünkü! Bir de sürekli yemin edenlere inanmıyorum. Rahmetli anneannemden kalan nasihat “Kızım çok yemin edenlere güvenme!”...

Mükemmel değilim, mükemmel olmaya çalışmıyorum ve olunabileceğine de pek inanmıyorum. Aynı zamanda “mükemmelim rolü” oynayanlar da yemin edenlerden pek farklı değil gözümde.

İşte böyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder