Haberleri izliyorum akşam. Normalde yaptığım birşey değil
aslında ama yorgunum, dışarıya çıkmak istemiyorum, sadece zapping yapıp dünyada
ne var ne yok ona bakıyorum...
Tahmin edebileceğiniz gibi hoş birşeyler yok; Irak’ta canlı
bomba saldırısı, Mısır’da karışıklıklar devam, Madonna’nın 19 yaşındayken
tecavüze uğraması... ve yaklaşan Kurban Bayramı...
Yaklaşan Kurban Bayramı!!! Haberlerde yer alacak kan
gölleri! Canlıların “din uğruna” katledilmesi... Bazen gerçekten kendimi bu dünyaya ait hissedemiyorum.
Sürekli olarak bir öldürmedir gidiyor ve aslında çoğumuz hiçbirşey
yapmıyoruz!... Kendi küçük dünyalarımızda bile “uyum sağlamak” için o kadar
düşüncemize ters şeyler yaparken, büyük tepkiler nasıl olsun! Sadece sözde;
sanal medya güncellemelerinde...
Bunları düşünürken kendi dünyamda, “bana ters” yaptıklarımı
düşünüyorum; acı/tatlı bir gülümseme ile itiraf ediyorum kendime, ve şimdi de
size:
Çoğu zaman insanların yalanlarını ve açıklarını hemen
yakalıyorum, ama yakalamamış gibi davranıyorum. Böyle durumlar aslında beni
sinir ediyor, ve bu insanlara hiç beklemedikleri bir zamanda, anlam
veremedikleri bir tepki gösteriyorum. Sebebi bu işte!
Sabahları insanların uyukulu olmasını anlamakla birlikte,
“suratsız günaydın”larına sinir oluyorum. Ben de uyanamamış olsam da,
gülümseyebildiğime göre, karşımdakilerin “usuleten asık” günaydınları
karşısında içimden hiç hoş olmayan şeyler söylüyorum. “Sabahımı berbat
edeceksen gözüme görünme kardeşim!”.
İyi bir dinleyciyim, ama arada bir de “sen nasılsın?” demeyenleri,
gerçekten dinlemiyorum. Bu yüzden genellikle onları onaylar bir ruh haline
girip, “evet haklısın” diyorum. Aslında gerçekten dinlesem belki de “saçmalama”
diyeceğim ama, benim halimi sormayana ben niye hal sorayım gibi “bencilce” bir
ruh haline bürünebiliyorum.
Böbürlenen ve gereksiz bir övünme içine giren insanların
aslında ciddi açıkları olduğunu düşünüyorum, ve işte itiraf geliyor;
arkalarından da “kompleksli” oldukları şeklinde konuşuyorum. Kendini bilen bu
kadar çabalamaz çünkü! Bir de sürekli yemin edenlere inanmıyorum. Rahmetli
anneannemden kalan nasihat “Kızım çok yemin edenlere güvenme!”...
Mükemmel değilim, mükemmel olmaya çalışmıyorum ve
olunabileceğine de pek inanmıyorum. Aynı zamanda “mükemmelim rolü” oynayanlar
da yemin edenlerden pek farklı değil gözümde.
İşte böyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder