29 Ağustos 2014 Cuma

Öylece

“Öyle bir yerdeyim ki
Ne gitmesi mümkün,
Ne kalması mümkün olan,
Öylece bir yerdeyim işte…
Vazgeçmekle direnmek arasında,
Akla karanın tam ortasındayım...
Kaybetmenin arifesinde,
Yeni bir hayatın eşiğindeyim...
Kalsam canım yanacak,
Gitsem hayatım...”

Nejat İşler’in sosyal medya sayfalarından bir alıntı bu satırlar. Çoğu zaman hissettiğimiz ama kısa ve öz olarak anlatamadığımız duygularımızı tasfir eden. Bir başka arkadaşımın deyimiyle “rolantide” olmak bu; ne aradığını bilmeden aramak, ne istediğini bilmeden istemek durumu...

Osho’nun sözleri ile ilgili bir yayını takip ediyorum uzunca bir zamandır. 20.yy için ‘İsa’dan sonra dünyaya gelen en tehlikeli adam’ olarak görülen Osho’nun da, bu satırlarda anlatılan durumla ilgili birçok yorumu var...

Yalnızlığı kabul edemiyoruz diyor Osho, hep bir şeyler arıyoruz, bir şeyler eksik, yarım gibi geliyor, ama hiçbir zaman aranan şeyin aslında olmadığını göremiyoruz. Görsek, ve durumu olduğu gibi kabul etsek, ne tatminsiz ilişkiler yaşar, ne de bitmek bilmeyen arayışlarda oluruz hayatta...  

Sadece sen ve ben varız, ne eksik, ne fazla... Günün sonunda birlikte olsak da, ayrılsak da, yine sadece sen ve ben olacağız... Ve başkalarında da bundan fazlasını bulamayacağız. Çünkü aradığımız, bulamadığımız, anlamadığımız ve anlatamadığımız şey, aslında olmayan bir şey...

Nasıl dünyaya yalnız ve çıplak gelmişsek, aslında hayatı da öyle yaşamamız ve bu boyutu da öyle terk etmemiz gerekiyor... Yalnız ve çıplak olarak!.. Duygularımız, düşüncelerimiz çıplak olabilmeli başkalarının gözünde de. Dile getirebilmeliyiz, korkmadan ve rahatça zihnimizi ve kalbimizi... Çünkü onlar “sadece” bize ait ve bizi anlatıyor “kalabalıklar içindeki yalnızlıklarımızda”...

“Öylece bir yerde” miyiz sadece?  Yoksa, “yaşarken yaşadığımız yalnızlık yaşanmışlığı” mı bizi “öylece bir yerlerde” hissettiren?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder