Yaz
mevsimi, Kıbrıslılar için sıcaktan şikayetleri hiç bitmese de, en
sevilen dönemdir sanırım; dünyanın hiç bir denizi ile
karşılaştırılamayacak kadar güzel mavisi ve neredeyse 6 ay süren yaz
akşamı muhabbetleri ile... Yine böyle bir sezondayız işte, ve yazımızın
bitmesine daha 3 ay var, tam da sezonun ortasında, bu uzun mevsimi
yaşıyoruz bir akış içinde.
İşte
tam bu orta noktada, sosyal medyadan bahsetmek istiyorum biraz, tatilde
vaktim olduğundan neredeyse tüm paylaşımları görebildiğimden: Öncelikle
anlam veremediklerimden bahsedeyim; bakalım siz de ortak sorgulama
yapmış mısınız bu sürekli düşen resimlere:
Anlam
veremediklerim 1: Deniz veya havuz kenarında şezlongda yatırken, tam 90
derecelik açıdan, kollar ile göğüs kısmının sıkıştırıldığı
selfie(özçekim)ler. Sosyal medyada bu resimler sağ olsun, herkesin gün
be gün kaç derece güneş yanığı olduğunu ve hangi bikini ve mayolarla
sezona başladığını öğrendik. Öğrendik öğrenmesine de; bu paylaşımdan ne
kazandık?!.. “Bakın çok seksi yatıyorum” mu verilmek istenen mesaj,
yoksa “Göğüs dekoltem çok iddialı” mı... bilinmez ama, arkadaşlar bu
resmi görenler zaten sizin fiziğinizi biliyorlar, sıkıştırılmış ve
resimde 2 beden büyümüş görülen göğüs ölçünüzün, gerçekte ne olduğunun
farkındalar. Unutmuşsanız hatırlatayım dedim.
Anlam
veremediklerim 2: Deniz veya havuz kenarında şezlongda yatırken
çekilen, bacak arası ve ayak resimleri... Şimdi burada nasıl bir mesaj
verilmek isteniyor onu sorgulayalım; “Her gün farklı renk tırnak cilası
kullanıyorum” –Eeee bundan bize ne?!!. “Ayaklarım çok güzel...”
–Yanılıyorsun, neredeyse herkesin ayağı aynı, belirgin farkı ayak
numarası?!!. “Bacaklarım uzun ve seksi” – O açıyla poz ver boyun 1.50
olsa bacağın uzun görünür bebeğim, yeme bizi?!!. “Resmime bak! Seni
bacaklarımla, ayaklarımla baştan çıkarabilirim” –Beyninle zor olduğuna
göre, alternatif araman çok normal, ama ümitsizliğini bu kadar belli
etmesen ve cinsel kimliğini bu kadar ön plana çıkarmasan; belki
‘kadınların meta olarak algılanmasına’ kendi ölçeğinde destek vermezsin
be güzelim, azcık büyük resmi de düşün!
Anlam
veremediklerim 3: Kendilerini özel operasyonda zannederek, yaşadıkları
her detayı ‘harekat üssü’ ile paylaşanlar; “Çok sıcak aldım denize
giriyorum – sıcak hissediyor”, “Denizde çok kaldım güneşleneyim – ıslak
hissediyor”, “Güneşte çok kaldım, soğuk kahvecik yolda – susamış
hissediyor”... Vallahi bu şekilde yediklerinizle, içtiklerinizle
‘merkez’ bağırsak çalışmanız ve gece kaç saat uyuyacağınız ile ilgili
bilgi sahibi bile olabilir, haberiniz olsun. Azcık da yediğinizi,
içtiğinizi, ne yaptığınızı kendinize saklayın arkadaşlar, yüz yüze
insanlarla konuşacak bir şeyiniz kalsın...
Anlam
vermediklerim ve ti’ye aldıklarımdan, üzüldüklerime geçecek olursak;
geçtiğimiz 10 gün içinde 4 uçak seferi yapmış biri olarak, ülkemize
‘turist’ adı altında gelen, ve her ilgili dönemde “bilmem ne kadar
yabancı turist geldi” diye övünen otoritelere naçizane bir cevap vermek
istiyorum:
‘Turist’i,
en basit şekli ile; yalnız, ailesi veya arkadaşlarıyla, tatil yapmak
amacı ile seyahat eden, seyahat ettiği ülkenin ekonomisine katkıda
bulunan ve gidilen yerdeki turistik ve tarihi zenginlikleri ziyaret eden
bir ‘ticari grup’ olarak tanımlarsak, ülkemize inen uçaklardaki yolcu
profilinin, bu tanıma ancak %10’unun uyabildiğini ve övünerek “bilmem
kaç bin giriş oldu” demenin; kendini kadırmaktan öteye gitmediğini, aynı
zamanda bu gerçeğin de, çoğu kişi tarafından bilindiğini yeniden
hatırlatmak istiyorum. Tabii bir de ‘deniz yoluyla’ girişler var ki,
orada bu %10 da yok!
Görmemezlikten gelen gözlere saygılarımla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder