10 Eylül 2014 Çarşamba

“Turgut Nereden Koşuyor?”

Kitabı bilenler hatırlayacaklar, Emin Çölaşan’nın “Turgut”unu;  bayağı gündeme oturmuş, ses getirmişti Türkiye ve Kıbrıs’ta, dönemin ANAP iktidarı ve anlatılan yaşanmışlıkları... Tabii kalabalık ülkelerde, Kıbrıs toplumundan farklı olarak, bir kaç kişi sivrilebilir, herkesin gündemine oturabilir ancak; çünkü iyi ya da kötü bir gelişmenin, bir haberin, bir olayın, milyonlar içinden sıyrılabilmesi o kadar da kolay değildir aslında...

Ama bizdeki gibi herkesin herkesi bilmesinin olasılık dahilinde olan nüfuslarda, genelde bir “turgut sendromu” almış başını gitmekte! Herkes sanatçı, herkes ödüllü gazeteci, herkes yazar, çizer, icra eder, herkes büyük patron, herkes en iyi  politikacı, herkes ünlü “celebrity” olarak görülmekte...

Bu ego büyüklüğü, önceleri canımı sıkar, durur, insanlara eski tabiri ile ‘meram anlatmaya’ çalışırdım, dünyada bir yerlere gelebilmenin ne olduğunu; öyle iki kalem oynatma, yerel gazetede bir iki resminin çıkması, bir kaç beğeni almakla ancak “kendi çöplüğünde horoz” olunduğunu... Ama sonra vazgeçtim bu tutumumdan, ve eğlenmeye başladım seyre daldıklarımdan...

Gerçekten bir ‘sit-com’ dizisindeki karakterler gibi “kendi kümesindeki” politikacılar, sanatçı ve “önemli” gruplar, bir yerlerden bir yerlere koşmaktalar... Ama dünya nereden nereye koşuyor anlamamaktalar... Tam bir deney laboratuvarı gibi olan bu topraklarda, eminim izleniyor olsak, güzel hikayeler çıkardı, gerçekten uzak yaşanmışlıklarla...

Bilmeden bilgin, görmeden görgülü olanlarla, uğraşmak da var ama, anlamayana davul zurna az durumlarda, bırakacaksın koşsunlar kendi etraflarında...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder