3 Eylül 2015 Perşembe

Ne zaman büyüdüm?

Büyümek nedir? Boy atıp serpilmek mi? Yoksa çocukluğu geride bırak mı, belirli bir yaşta?.. Daha olgun düşünmek ve davranmak mı?.. Anne-babalarımız gibi olmak mı?.. Ya da çok başarılı olmak mı büyümenin anlamı?..

Tek bir soruda bile, ne kadar farklı cevap geliyor akla aslında; çok okuyarak mı büyünür mesela, yoksa çok gezerek mi dünyada?.. Milyonlarca yaşayan insanın arasında, ne zaman, nasıl büyüdüm sorusunu, en az bir kez kendimize sormuşuzdur, iç dünyamızda...

Bana gelince, büyüdüğümü anlamam, kendi algılarımdaki değişiklikleri fark edince olmuştu ve hala oluyor, zaman yolculuğumda...

İnsanlara sinirlenmemeye başladığımda anladım önce ‘galiba’ büyüdüğümü; sayılı anları kavga ederek harcamak istemediğimi anladığımda... Kötü söze, kötü sözle cevap vermemeyi sadece doğru olduğu için değil, içten öyle hissetiğimde ilk kez büyüdüm belki de, farklı bir algıya.

Canımı sıkan bir şey olduğunda, içimde çözmek ve monolog senaryolarda kaybolmak yerine, diyaloglarda buldum kendimi, ve çok daha çabuk temizledim kırıntılardaki öfkeleri...

Hiç bir konuda mecbur hissetmemeye başladığımda ise; büyümenin özgürlüğünü tatmaya başladım her an’da. Aynı dili konuşmadığım insanlarla, mecburiyetten makaleler yazmadım konuşmalarda, o bildiğini okusun, ben bildiğimi dedim, ve kabul ettim farklılıkları değiştirme baskısı dışında...

Çoğu lafa,insana içimden güldüm, bazen insanların yüzüne karşı püskürttüm komik anlarda, bazen de duymadım çalınan saz’ı, her şarkı illa benim şarkım olmamalı...

Ama en çok ne zaman mı büyüdüm? Duyguları ve insanları bağımsız ve mecburiyetsiz yaşamaya başladığımda!.. An’da kaldığımda ve yürüyüp gidebilme rahatlığımda, gidene de bağ olmadığımda, sadece güzel dileklerimi, kendimi kandırmak için değil, öyle olduğu için yolladığımda...

Hayatımızda, bizi büyüten peşi sıra olaylarda, ne zaman içsel sorguda; hiçbir tortulaşmış duygu kalmadığında, büyüdüğümü anladım... Rüzgarda yaprak, yağmurda damla olduğumda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder