3 Eylül 2015 Perşembe

Gülümseyen Sonbahar

Ne gariptir, son baharın hep sonlar ve ölü kışın habercisi olarak betimlenmesi. “Son” bahar, sanki bir daha bahar olmayacak, yaz gelmeyecek gibi insanın hayatına...

Çoğu edebi eserde de, insan hayatı bölünmüştür yaşlarla mevsim aralıklarına, ve böyle bir algı oluşmuştur okuyanlarda. ‘Hayatının baharı’ deriz mesela genç yaşlara; sanki bahar veya kışın bir ilgisi varmış gibi yaşanan yıllarla...

Yoktur elbette hiç bir ilgisi. Çünkü mevsimler yaşla değil, yaşananlarla gelir aslında insan hayatına. Hatta farklı mevsimleri bile tadabilir insan, çok kısa zamanda ve tekrar eder ta ki varana dek bitmeyen uykuya...

Kafamda bu sorular, gece ritüellerimden biri olan tavanı seyretme anında, mevsimlerimi düşündüm ben de; ‘kışları’ ‘yazları’, ‘ilkleri’ ‘sonları’ art arda... En çok da son baharlarda oyalandım, dinginik ve huzurla...

Sadece mevsimi sevmem değil, en çok kendi sonbaharlarım kalmış aklımda; vardığım noktalar, kat ettiğim mesafeler ve ölümle yeniden doğuş öncesi zamanlarda...

Şimdi bir gülümseme dudağımda, tavandan asılı sonbaharlarım karşımda, bir Eylül akşamında, yine kendi mevsimimi arıyorum, sessiz gecenin baharında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder