Önemli
figürler vardır hayatımızda, bizi biz yapan... Bu figürler, varoluş
amaçları ve yaşanmışlıklarla işler bilinçaltımızı, daha çok küçük
yaşlardan... Önce annelerimiz gelir belki aklımıza; bize her zaman
sığınacak liman, ama bir de babalarımız vardır yaşamımızda, etkisi en az
anne kadar büyük olan...
İçgüdüsel,
bizi var etmenin, büyütmenin verdiği bağla; koruyan ve seven, gözünden
sakınan bu kadınların yanında, babaların rolü de önemlidir, özellikle
kız çocukların hayatında. Babalık içgüdüsel değil, öğrenilen ve tatbik
edilen bir durum olduğundan, belki de daha zordur onların işi, ve
üstlendikleri sorumluluğun gerekleri...
Bizim
ve komşu coğrafyalarımızın büyük bir kısmında, kız çocukları bir çok
talihsizlikler yaşasa da, benim hikayemde, “Kral”ım hep yanı başımda...
Baba,
cesaret verendir, “yapabilirsin, korkma!” diyen... Küçücük yaşta
kolluklarını çıkaran, dalmayı öğreten, iki tekerlekli bisiklete ilk kez
bindiren, gizli gizli direksiyonu veren, içkinin tadının nasıl olduğunu
deneten... Aynı zamanda bir rol modeldir baba; bir erkeğin nasıl
olduğunu gösteren; bir erkeğin bir kadına nasıl davranması gerektiğini
her gün göz önünde sergileyen. Bir kız çocuğunun ileride, ilişkiler
kavramında, en çok referansı bilinçaltına veren.
Nasıl
bir erkek; arkadaş, eş, baba olur? Ne gibi değerlere sahip çıkar? İkili
ilişkilerde bir çok kavram nasıl oluşur? Bir tarafın baskın, ya da iki
tarafın dengede olması mı söz konusudur?.. Aslında tüm bu ve benzeri
algılamalar, bebekken ve çocukken, kız çocuğunun babasıyla olan
ilişkilerinde şekillenir ve karakterleşir... Günün sonunda büyüyen kız
çocuğu, ya babasının iz düşümünü arar hayatta, ya da çizdiği ideal
babanın veçhesini ilişkiler bağlamında...