Baş
üstü duruş nedir? Tam anlamı ile, başın üzerinde durmaktır aslıda.
İstersen el/kol gücünden destek alarak da durabilirsin, ya da sadece
başının üzerinde de durabilirsin, tersten bakarak dünyaya...
Korkunç
mu?.. Tabii ki korkunç değil, düşe kalka öğrenilebilecek bir şey. Korku
ile referanslandırılmasının sebebi; “insanlar ayakları üzerinde durur”
gerçekliğini, sadece geçersiz kılıyor olması zamanla...
Korkular,
yaşamamızı engelleyen “öğrenilmişler”dir, derinlemesine bakıldığında.
Korkular yüzünden, hep bir erteleme içine girer insan. Ama tüm
korkuların temelini besler böylece; “zaman korkusu”nu, ve zaman korkusu;
ölüm korkusudur aslında! Yaşayamadığın yaşamın, elinden kayan deneyimin
korkusudur, kısa süreli bu hayatta.
Yıllarca
yoga yapan biri olarak, çok uzun zaman baş üstü durmaktan korkmuştum.
Yapamayacağıma inanmış ve kendimi ikna etmek için; küçükken haylazlıktan
baş üzeri düşmem sonucu, travma yaşadığıma inandırmıştım kendimi... Bir
gün, bir yoga praktisinde, “hadi yine baş üzeri duruşu deneyelim” dedi
arkadaşım. Normalde korkan kişilere bu duruş, duvara karşı yaptırılır,
olası bir düşmede destek olsun diye, ama arkadaşım “odanın ortasında
yapalım bu kez, ben senin duvarın olayım” deyiverdi birden. İçimden
söylenerek, önünde başlangıç duruşuna geçtim, yavaşça sırtımı
dikleştirdim, bacaklarımı belirli bir seviyeye kaldırdığım, ve tam
yapamayacağım dediğim anda, o ayaklarımı yakalayıp, bedenimi ters olarak
sabitledi!
Başımın
üzerinde duruyordum işte, ve de çok rahattı... Ne karın, ne de bacak
kasalarını nasıl aktifleştireceğimi düşünmeden, sırtım doğru mu duruyor
diye sorgulamadan, odaya tersten bakıyordum, komik bir şekilde...
Bunca
yıl, yapamayacağıma inanıp, yapamayacağım korkusu ile bu deneyimden
uzak durmuş, kendime bahaneler yaratmıştım... Oysa en çok ne olabilirdi
ki? Düşebilirdim belki, düşsem de sakatlanacak bir düşme olmazdı zaten.
Ama şu an için manasız görünen o korku, beni çok uzun süre alıkoymuştu,
şimdilerde eğlendiğim bu deneyimden.
Daha
sonraları bir şeylerden korktuğumda, ve korkumun benim için bir engel
olduğunu anladığım zamanlarda, baş üstü duruştaki duygum geldi aklıma...
En çok ne olabilirdi ki, koktuğumla yüzleşsem başka konularda?
Üzülebilirdim, canım yanabilirdi... Geçerdi... Üzebilirdim, geçerdi...
Ama denemeden, asla bilemezdim...
Korkular,
yok edilemez... Bastırılması, derinlere itilmesi ise, sadece gelişmiş
ve komplike korkuları doğurur. O yüzden yokmuşlar gibi davranmak yerine,
korkularımızın varlıklarını kabul edip, başka formlara sokmak gerekir
onları. Korkarak, yaşamadan, ölmeyelim diye!
Mutsuzluk
korkusundan; mutluluğu yaşamamak, başarısızlık korkusundan; başarıdan
kaçmak, üzülmek korkusundan, eğlenememek gibi denklemler beynimizde bir
yerlerde... Ancak, sıcak olmadan, soğuğu anlayamayacağımızı idrak edene
dek de; bu korkular dans edecek gölgelerde...