Hepimiz, hayatımızın çeşitli dönem ve dönemeçlerinde,
kararlar almak, hayatımızı yeniden yapılandırmak ve yönlendirmek durumunda
kalırız; kimisi mecburiyetten, kimisi zevkten... Ve her insana göre değişir bu
karar alma şekilleri ve güdüleri... Bazıları ince hesaplar yapar, ölçer tartar,
bazıları kalbini dinler, içgüdülerini izler...
Ama derin ve radikal kararlarda; tam bir karmaşa yaşanır;
hem beyninde, hem de yürekte. Huzursuzluk, dengesizlik, neyi düşüneceğini,
nasıl hissedeceğini bilmediği bir hal olur, ruh ve bedende. Bu karmaşa devam
ederken, uykusuzluk, ya da uyuma halleri gibi fiziksel değişimler de eşlik eder
yaşanan tüm o karmaşalara... Karmaşa olmadan karar gelemez çünkü arayana...
Bu iç savaş yoksa, karar alma raddesine gelemez çünkü insan. Karmaşa yoksa, rahattır ve mutludur
döngüsünde. Ama karmaşa olmazsa, büyüme de olmaz, gelişme de, karmaşa olmazsa
aşk da olmaz, nefret de...
Sonra bir an gelir; bir söz, bir bakış, bir hareket
çıkıverir ortaya, ve tüm o karmaşadan, tüm o savaştan karar doğar, küçük detay
ne yaptığını bilmeden.
Fırtınadan önce sessizlik olur, sonra fırtına patlar; deniz,
hayatımız, alt üst olur, debelenir dururuz dalgalarla, ve sonra fırtına diner, yeni
bir dönem başlar ta ki bir sonrasına... Karmaşa olmadan yeni dönemler açılmaz
ne insan hayatında, ne ülkelerde, ne de dünyada...
Karmaşadan kaçmamak gerekir yani aslında, onlar anahtar
olurlar tüm yeni kararlarımızda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder