Belki hep böyleydi, belki sürekli olarak kan ve gözyaşı
vardı dünyada, ama medya kanalları bu kadar yaygın olmadığından bilmiyorduk bu
“vahşi canlı”yı detayıyla. Şimdi belki de en büyük düşmanımızla, en çok savaştığımız
zamandayız; kendimizle; insanla...
Çeşitli bilim dalları, “insan” kavramını benzer şekillerde
tanımlamışlar yüzyıllarca. Genel sonuç ise; zekası ve fiziksel yapısı gelişen,
dünyada bilinen en akıllı canlı formu şeklinde çıkmış karşımıza. Ne kadar
iddialı ama?!?!
Öldüren, zarar veren, paylaşmayan ve hükmeden insan! Gün
geçmiyor ki yeni bir vahşet haberi çalmıyor kapımızı. İç savaşlar, insan
ticareti, doğa ve hayvan katliamı, rant/kazanç ve zevk uğruna yok oluyor
hayatlar...
“Beşinci Element” diye bir film vardı Bruce Willis ve Milla Jovovich’ in oynadığı 90’larda. Bu filmde dünyayı yok olmaktan
kurtaracak güç, yaşanan savaş ve insan eliyle olan acıları görünce, büyük bir
hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaşıyordu “insan ırkı” adına... Bu filmi
hatırladığımda şu soruyu sormuyor değilim kendime; “gerçekten öyle mi?
gerçekten insanlık için umut bitti mi alsında?”...
Muhakkak iyi şeyler de oluyordur hayatta; birileri kesilen
ağaçlar yerine, bir fidan bile ekse ve ona baksa anlamı büyüktür bu
karmaşada... ama “yıkandan” çok “yapana”, daha fazla ihtiyaç var günümüzde
gelinen durumda...
Yüzyıllardan bu yana
İnsan,
İnsan olma yolunda...
Öğrenecek dersleri dağ gibi kaşısında,
Görmezden geliyor kaybolan yıllarda,
Verdiği her zararın kendine yapıldığına...